SALTOĞLU SİNEMASI

SALTOĞLU SİNEMASI // 16.08.2007

        “Makiniiss..Ya sees..
ya kees!..”
        Ya film kopmuştur,ya
da görüntü gitmiştir.
        Islık sesi “yuh”lara
karışır!..
        İyi oğlan, tam kötü
oğlan’ı “pokiz”lerken en heye-
canlı yerinde gitmiştir.
        Film başlar.Bu sefer de
sahne değişmiştir.
        “Baştan..baştan !..”di-
ye yeniden tempo  tutulur.
                ***
        “Birinci bobin”de pa-
ra vererek girebilmek ço-
cuklukta büyük ayrıcalıktır.
        Zira cepte 10 veya 20
kuruş vardır.
        Ya tanıdık bir büyü-
ğün gelmesini beklersiniz,
ya da Ömer abi’nin kapıya
çıkarak “girin len”demesini.
        “İkinci bobin”başla-
mıştır.Olsun varsın.Yanda-
kini dürter “başta” ne oldu-
ğunu öğrenirsiniz.
        O da anlatırken bir
yandan da seyreder.”Anlat-
ma” işi dışarıda da devam e-
der.Ta eve kadar sürer…
        Bazen, seyretmeye-
ne anlatırsın,o gider, sonra
o da size anlatmaya başlar.
                ***
        Saltoğulları Sivas’lı
iki kardeş’ti.Genç olduğun-
dan biz “Ömer” abi’yi da-
ha çok severdik.
        İstanbul’dan bir
gün çenesi sakallı,pele-
rinli Abrakadabra çıka-
geldi.
       

İlk defa sihirbaz’ı seyrettik.
Bucağı sevmiş.Sinema’yı res-
tore etti.Tavanları keten
çuval deseniyle kaplamıştı.
                ***
        Salonun duvarları
afişlerle doluydu.Aklım-
da tek kalan “Civan Ali”,
yani en sevdiğim oğlan:
“Eşref Kolçak”. Elinde bir
av tüfeği,paçasına “iyi kız”
sarılmış vaziyette öfkeyle
bakarak poz veriyordu!..
                ***
        Tek tuvalet vardı. Ö-
nünde, bobin arasında sıraya
girilirdi.Ortalığa ağır bir ko-
ku yayılırdı.
        Bobin arasında tuzlu no-
hut satarlardı.Evde kavur-
duğumuz “garpız giliği”ni yer-
dik.”Gaynamış”veya “Patlak mi-
sir”yiyenlere sadece bakardık.
                ***
        Ağustos sıcağında aşina
bir ses, iki sokak öteden duyu-
lurdu.Hemen “şaniye” koşardık.
        “Aloo..aloo!..”.”digkaat…
digkaat!..bu aşaamm..bu aşaam!
saat..taam dokuzdaaa!..saltoğlu
sinemasında..Malkoçoğluuu!..
başrollerde..Cüneeyyt Aarkıın!”
        Elinde teneke megafo-
nuyla sinemacı çırağı!...
        Avazı çıktığı kadar ba-
ğırırdı.Sokaklar tenha olunca
uzaklaşıncaya kadar dinlerdik.
                ***
        Öğretmen korkusu ile
baba yasağını delebilirsek,bir-
de parayı bulursak yaşardık!..
        Baba otoritesi önem-
liydi.Zira her yenilik gibi yan


tesirden ve yozlaşmadan ko-
runmak için sinemaya pek izin
verilmiyordu.
        Direkler arkasında sak-
lanarak öğretmen tehlikesini savuşturuyorduk.Zira “hafta
içi” bize yasaktı.yakalanırsak
vay halimize!Hem disiplin ce-
zası,hem de baba cezası vardı.      Hafta sonu bile sokak-
 larda dolaşmak yasaktı! Öde-
vini yapmadıysan, hesap verir-
din..           ***
        Unutamadığımız rep-
likler vardı:
        “Na’yır!..N’olamaz!..”
        “Göremiyorum..Ferdi” “Davran bre Bizans
kargası!..”
        “Sen ne dedinde ben
aa..dedim gozelim!..”
        “Topkapi..ka..pi..ka..
pi!..”
        “Seni seviyorum Or-
ran!..”
        “Sevgilim,pembe pan-
curlu evimiz olacak.Bahçe-
sinde havuzu,kenarında da
çitleri olacak!..”
        “O niye Murat..”
        “Çocuklarımız düşme-
sin diye?”
        “Tememm..Yeşşee!..
Bilekiss!..”
        “Turist Ömer der-
ler benim adıma..Bakmayanlar
pişman olur taadııma amaneey!”
        “Amanin boovv!..”
        Tarzan’ın “AAAAAA!..”
diyerek daldan dala uçması…
        Bir de Hint filmleri mo-
daydı.Raj Kapor’un “Avare” fil-
minin müziği moda olmuştu.”A-
varamuuuu!..”diye başlar,”tiii-
nininam”diye Türkçe’leştirir-
dik.
                ***
        Bazen sinemanın kapı-
sında “Şişko Ali”durur,”sonun-
da eyi oğlan ölüyrü!.”der,kaçar-
dı.Gel de seyret artık?...
                ***
        İlkokul’da bazen topluca
sinemaya götürülürdük.
        Bir seferinde “Mende-
res ve arkadaşları’nın mahke-
me safahatını seyrettik.Elle-
ri kelepçeli olarak askerler
getirip,götürüyorlardı…
                ***
        Abrakadabra gelince 2
yıl Amerikan filmleri oynamış-
tı..
        Bir avuç dolar,Herkül,
Masis,On emir,Tarzan,Bağdat
hırsızı unutulmayanlardan bir
kaçı…
        Hazret-i Musa’nın on
emir film’inin Tur dağındaki
sahnesinde şimşekler çakar-
ken, Musa’nın,“Yaratan”la ko-
nuşma sahnesinde “korkudan”
istifra etmiştim…
                ***
        Karlı kış gecelerinde
sinemadan eve dönüş pek zevkli olurdu.Pederin:
        “Nerde kaldın?”soru-
suyla rüyadan ayılırdık.
        Ertesi günkü yazılıya
çalışmak için de, o gece sabahlardık!..
        Hoşçakalın!..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder